İsyan

…
en çok sustuğunda acır insan
dizeleri karartan kancıklık diline sürçer
dağ gibi izsiz gölgelerini alıp gitmen gerekir
böğüren bir haydut gibi içini deşer gece
bağrına ateş düşmüş solgun yüzün yanar
kavuşmak en uzak haldir o vakit
serseri iklimler bekletilirken
çiçeğin göz yaşı olur gözlerin
en çok sen biliyorsun bunu
şimdi kuşanıp sana gelesi vardır ömrün
yüklenen korkuları devire devire
arlanmaz zamana yenile yenile
şimdi kuşanıp sana gelesi vardır ömrün
en çok sustuğunda acır insan
bir çiy düşerken yaprağa sabahı gariplik sarar
ellerin değsin diye uzak geçmişlere
geleceği obur düşlerle yağmalar durursun
rüzgârı koynundan atalı göğüs çeperin katıdır
bağışlamak ne zordur ne meşakkatlidir
hayatın ağına saplı kalmıştır gün gün ömür
dokunan her tezgâhta yüreğin ölür
vurulan her bedende vicdanın çürür
bilmek istemezsin asılsız ihbarları
ayyuka çıkmıştır eşkâlin eskimiş resimlerde
oysa ben tanırım dudak yarandan tenini
tam tamına adını söylüyor sözcükler
şimdi kuşanıp sana gelesi vardır ömrün
yüklenen korkuları devire devire
arlanmaz zamana yenile yenile
şimdi kuşanıp sana gelesi vardır ömrün
en çok sustuğunda acır insan
fitnedir bazen her tarafını saran dağ deniz
havadan iffetlik sabır dilenmek boşuna
insan balçığı kokar her yan
çiğ nefeslerin hazin öyküsü söylenir
duymadan gitmek ne mümkün
varolmak ah o varolmak
bana olan olur akşamın çarmıhında
koca bir yalnızlıktır beni bir başıma saran
şimdi kuşanıp sana gelesi vardır ömrün
yüklenen korkuları devire devire
arlanmaz zamana yenile yenile
şimdi kuşanıp sana gelesi vardır ömrün
…